10 Nisan 2014 Perşembe

İslamoğlu Tef. Ders. MÜZEMMİL SURESİ (10-17) (183-A)d


c sayfasından devam



10-) Vasbir 'alâ ma yekulune vehcurhüm hecren cemiyla;



Onların dediklerine sabret ve onlardan güzel bir ayrılış ile ayrıl! (A. Hulusi)



10 - Ve ağyarın diyeceklerine sabret ve onları bir hecri cemîl ile terk et ayrıl. (Elmalı)





Vasbir 'alâ ma yekulune onların söylediklerine karşı sabret vehcurhüm hecren cemiyla ve onlardan uzaklaşman gerektiğinde kapıyı kırarak uzaklaşma. Vurduğun kapıyı uzaklaşırken tekmeleme. Ne yap? Güzellikle uzaklaş. Neden? Çünkü bir daha gelip vuracaksın. Bir daha, bir daha, bin daha vuracaksın. Allah’ın kullarından öyle vazgeçemezsin. Allah vazgeçiyor mu ki sen vazgeçesin. Dönüp dönüp affetmiyor mu? Onun için tekmeleyerek uzaklaşma. Açılmazsa güzellikle uzaklaş, bir daha döner gelirsin. Hepimize bir öğüt.



Ama şurada ki sabra ne demeli? Kur’an da sabır 3 harfi cerle birlikte kullanılır. Burada ki ”‘ala” harfi cerle ile gelmiş, vaspir ‘alâ. Vaspir “le” ile gelebilirdi; vaspirliy, nitekim gelecek te. Vaspir’an. üçü de farklı manaya gelir. Vaspir’alâ göğüs ger. Sana yapılan zulümlere, saldırılara, sözlere, sözlü saldırılara, zoruna giden şeylere karşı göğüs ger. İşte sabır diye hepimizin kullandığı genel mana bu.



Ama bir iki mana daha var: Mesela sadara’an; diren, sebat et, mevzini koru, geri adım atma manasına gelir. Burada ki sabır da bu. Sabrın 2. manası; geri adım atmamak, direnmek, direniş. Peki sadarali; “lam” ile gelirse lehine sabret. Yani cenneti elde etmek için insanların kahrına sabretmek gerekiyorsa sabredeceksin. Veya Allah’a kullukta sabret. Kulluk kolay değil, mükellefiyettir. Namaz kılmak lazım, oruç tutmak lazım, iyilik etmek lazım, tasadduk etmek lazım, emri bir ma’ruf yapmak lazım, cihad etmek lazım. Bunlar insana yük getirir. Yani insan ister ki keyfince yaşasın. İnsan ister ki iç güdüleri ne emrediyorsa onu yapsın. Ama yapma, sabret. Yani iç güdüne karşı sabret, Allah’ın emirlerine sabret ki cenneti bulasın, rızaya eresin. İşte sadaraliy; “lâm” ile kullanılan sabır da kulluğa sabretmektir.





11-) Ve zerniy velmükezzibiyne üliynna'meti ve mehhilhüm kaliyla;



Beni, o nimet içindeki yalanlayıcılarla (başbaşa) bırak! Onlara mühlet ver. (A. Hulusi)



11 - Ve bırak da bana o tekzip edici zevk-u refah sahiplerini, mühlet ver onlara biraz. (Elmalı)





Ve zerniy velmükezzibiyne üliynna'me nimet içinde yüzdükleri halde yalanlayanlar güruhunu bana bırak. Ve zerniy,bana bırak. Bu farklı farklı gelebilir Kur’an da. Zerniy gelmiş burada. Daha başka yerlerde farklı formlar kullanılıyor. Aslında burada ki zımnen söylenen şey; gündemini düşmanın belirlemesin ey nebîi gündemini Allah belirliyor. Düşmanına bakarak gündem tespit etme. Düşmanının yaptığı hiç önemli değil, asıl seninki önemli. Sen tezsin, o antitez olsun. Senin gündemin kendine has olsun. Bırak onları, onlara takılmaya gelmez, onlar karanlığa benzer, karanlığa takınılır mı? Karanlık yok gibidir, ışığın yokluğu halidir. O zaman sen güneş ol vahiy aydınlığı içinde aydınlat.



ve mehhilhüm kaliyla ve onlara az bir mühlet tanı, süre tanı. Bu iki manaya da gelebilir. Az bir süre tanı, bir gün gelecek günlerini görecekler, hesaba çekilecekler. İkinci mana da biraz daha mühlet ver, düşünsün taşınsınlar, akılları başlarına belki gelir. Böyle bir vurgu da mümkindir. Fakat bağlam birincisini daha fazla destekliyor.





12-) İnne ledeyNA enkâlen ve cahıyma;



Muhakkak ki bizim yanımızda enkal (güçlü bağlar, zincirler) ve cahîm (cehennem, yakıcı ateş) vardır.

Not: Ünlü Kur'ân yorumcusu İmam Razi, gelecek yaşamdaki azabın bu sembolizmini izah ederken şunları söyler: "Bu dört durum, kişinin hayattayken yaptıklarının ruhî sonuçları olarak görülebilir. "Ağır prangalar", ruhun önceki maddi ilgilerine ve bedenî zevklerine mahkûmiyetinin devam etmesinin bir sembolüdür. Bunların gerçekleşmesinin imkânsız hâle geldiği o gün, bu prangalar ve zincirler, yeniden dirilen insan kişiliğini (nefs) yücelik ve sâfiyet katına çıkmaktan alıkoyar. Ardından, bu ruhî prangalar "ruhî ateşlere" sebebiyet verir; çünkü kişinin beden zevklerine güçlü bir eğilim duyması, onlara erişmenin imkânsızlığı ile birleştiğinde, ruhî olarak şiddetli bir "yanıp tutuşma" duygusu oluşturur, "yakıcı alev" in (cahîm) anlamı budur. Günahkâr, bu durumda, arzuladığı şeylerden kopmanın acısını ve yoksunluğun boğucu baskısını boğazında hisseder; bu da "boğaza takılan yiyecek" ifadesinin karşılığıdır. Ve sonunda, bu şartlardan dolayı, Allâh'ın nûruyla aydınlanmaktan ve kutsanmış kişilerle bir arada olmaktan yoksun kalır; "şiddetli azap" ifadesinin anlamı budur. Ama yine de bilin ki, Kurân'ın bu âyetlerinin anlamının bu söylediklerimden ibaret olduğunu iddia ediyor değilim..." (A. Hulusi)



12 - Çünkü bizim yanımızda bukağılar var, ve bir cehîm var. (Elmalı)





İnne ledeyNA enkâlen ve cahıyma yanımızda prangalar var enkâlen ve cahıyma. Ve gözleri yuvalarından fırlatacak kadar dehşetli bir ateş var. el ‘aynül cehma’;pörtlek göz demektir. Bu niye gelir? Bu cehennemin sıfatlarından biri olarak alırsak eğer; Öyle bir şey ki cehennem gözünüz onu görmeye dayanamayacak. Gözünüz onu görünce ya arkaya kaçacak görmemek için, ya da gözünüzü çekip alacak. Korkunuzdan, manzaranın dehşetinden gözünüz sizden önce gidecek. Böyle dehşet bir manzara. HafizanAllahu ve iyyaküm. Allah sizi, bizi hepimizi korusun inşaAllah.





13-) Ve ta'amen za ğussatin ve 'azâben eliyma;



Boğazda tıkanan gıda ve feci bir azap! (A. Hulusi)



13 - Ve boğaza duran bir ta'am ve bir azâbi elîm var. (Elmalı)





Ve ta'amen za ğussatin ve boğaza düğümlenen berbat bir yiyecek, korkunç bir yiyecek. Üstteki ayetle birlikte düşünün. Adeta zımnen rabbimiz şunu diyor; Verdiğim nimetlere küfrederseniz boğazınıza dursun. Çünkü burada boğaza duran bir şeyden söz ediliyor. ta'amen za ğussa boğazda duran berbat bir yiyecek. Eğer dünyada verilen nimetlere nankörlük yapmışsak, rabbimiz adeta boğazınıza dursun diyor ahirette. Aman Allah’ım..! ve 'azâben eliyma ve elim bir azab, korkunç bir azab. Boğazınıza dursun diyen Allah ise orada durmak lazım.



Zaten sevgili nebî de burada durmuş. Bir seferinde bu ayeti okumuş, dayanamamış “Allah..!” diye haykırmış Allah resulü, rengi atmış. Yine bir kezinde Hasan El Basri, tabii nin büyük alimi, büyük mütefekkir, büyük dava adamı aynı zamanda. Döneminin zalimlerine karşı bir sessiz eylemi gerçekleştiren muhteşem adam. Bu ayetin okunduğu bir yerde öyle bir hal almış ki; titremeye başlamış, yere yıkılmış, dostları kaldırmışlar, 3 gün önüne getirilen yiyecekten bir tek lokma almamış. Ayetlerin muhataplarında nasıl yankı bulduğunun örneklerine bakın aziz Kur’an dostları. Ne diyorsunuz. Kur’an a karşı kör ve sağır davranmamak sümmen ve ‘umyane olmamak nasıl bir şey acaba. İşte böyle bir şey.





14-) Yevme tercuful'Ardu velcibâlu ve kânetilcibalu kesiyben mehiyla;



O süreçte arz (beden) ve dağlar (bilinçler - benlikler) sarsılır... Dağlar heyelana uğramış bir kum yığını olur! (A. Hulusi)



14 - O gün ki yer ve dağlar sarsılacak, dağlar erimiş bir kum yığınına dönecektir. (Elmalı)





Yevme tercuful'Ardu velcibâl o gün yerler ve dağlar darmadağın olacak, sallanacak ve kânetilcibalu kesiyben mehiyla ve dağlar bütün bu işlemler sonunda toz yığınına dönüp kesiyben mehiyla eriyip su gibi akacak. Sanki bir potada eritilmiş, ergitilmiş bir maden gibi akacak. Kayaları eritecek o günün dehşeti. Zımnen öyle bir günde kayaları, dağları eriten Allah’ın, sana gücünün yetmeyeceğini mi sanıyorsun. Dağlara gücü yeten Allah sana güç yetiremeyecek mi. Kendini ne zannediyorsun ey kul, ne sanıyorsun.





15-) İnna erselna ileyküm Rasûlen şahiyden 'aleyküm kemâ erselna ila fir'avne Rasûla;



Muhakkak ki biz, Firavun'a bir Rasûl (hakikatine yönlendirici, arındırıcı) irsâl ettiğimiz gibi size de şahit olarak bir Rasûl irsâl ettik. (A. Hulusi)



15 - Haberiniz olsun biz size bir Resul gönderdik, üzerinizde şahit, nitekim gönderdiğimiz gibi Firavuna bir Resul. (Elmalı)





İnna erselna ileyküm Rasûlen şahiyden 'aleyküm kemâ erselna ila fir'avne Rasûla tıpkı daha önceden firavuna nasıl elçi göndermişsek, işte öylece size de bir şahit olarak Resul gönderdik, elçi gönderdik. Biz gönderdik ama. Özellikle vurgu bu; İnna. Biz gönderdik. Neden? Elçinin değerini gönderen kapı belirler. Neden? Elçiye zeval olmaz, elçiye edilen laf, elçiyi gönderen makama edilmiştir. Neden? Eğer elçiye bir lafınız varsa Allah’a laf vermiş olursunuz. Onun için elçiye zeval olmaz. Elçiyi gönderen kapıya söylemiş olursunuz ne söyleyecekseniz. Elçiye hayır diyen elçiyi gönderene hayır demiştir. Elçiye hakaret eden elçiyi gönderen Allah’a hakaret etmiştir. Elçiyi hafifseyen ve küçümseyen Allah’ı küçümsemiştir aklını başına alsın. Budur, İnna erselna da ki sır budur.



Firavunun ilk geçtiği yer burası. Zımnen hangisini tercih edecekseniz edin ey muhataplar. Elçinin izini mi, Firavunun izini mi. Musa’nın izini mi izleyeceksiniz firavunun izini mi. Muhammed Musa’nın izini izliyor. Siz de firavunun izini izleyecekseniz hiç tereddüdünüz olmasın ki akıbetini bekleyiniz. Yani kimin izini izleyecekseniz onun sonuna razı olun. Sonuna razı değilseniz izini de izlemeyin. Zımnen verilen bu.



Dikkat buyurun şahiden diyor, şahit olarak. Hakim belli, Allah. Bir mahkeme var, hakimi Allah. Bir mahkeme var,i mahkemesi mahşer. Bir mahkeme var, sanığı da belli. İnsan. Peki şahidi kim? Peygamberler. Evet, peygamberler insanlığın şahitleridir, şehitleridir, modelleridir aynı zamanda.





16-) Fe'asâ fir'avnurRasûle feehaznâhu ahzen vebiyla;



Firavun o Rasûle âsi oldu da onu kahredici tutuşla yakalayıverdik! (A. Hulusi)



16 - Ki Firavun o Resule isyan etti de biz onu vehîm bir tutuşla tuttuk alıverdik. (Elmalı)





Fe'asâ fir'avnurRasûle feehaznâhu ahzen vebiyla ama firavun elçiye isyan etti, karşı geldi. Ne yaptık biz de? feehaznâhu ahzen vebiyla bizde onu enseledik. Dehşetli bir biçimde enseledik ve mahvettik. Vebiyl, vebal aynı kökten gelir. Onun vebalinin altında onu enseledik. Yani yaptığının vebali üzerine bir dağ gibi çöktü, altında ezildi.





17-) Fekeyfe tettekune in kefertum yevmen yec'alulvildâne şiyba;



Eğer (hakikatin bildirimine) nankörlük ederseniz, gençleri saçı ağarmış ihtiyar kılan o süreçte nasıl korunursunuz? (A. Hulusi)



17 - O halde siz nasıl korunursunuz küfredersiniz? O gün ki çocukları ak saçlı kocalara çevirir. (Elmalı)





Fekeyfe tettekune in kefertum yevmen yec'alulvildâne şiyba o halde beşik bebelerinin, küçük emzikli bebeleri, ak saçlı ihtiyarlar gibi ihtiyarlatan bir günün dehşetinden, eğer küfrederseniz, eğer nankörlük ederseniz nasıl olur da korkmazsınız. Veya eğer bira bir mana verecek olursam; Korkarsınız da nasıl böyle yaparsınız. Eğer korkuyorsanız nasıl böyle yaparsınız.



Arap dilinde orijinal bir kullanımdır derler dilciler bu kullanım için. Daha önceden Arap edebiyatında hiç kullanılmamış bir edebi bir kalıp var burada derler. Ki doğrudur. Son saatin dehşeti işleniyor burada. Hac suresinin ilk ayetlerini hatırlıyor musunuz? Dehşettir o ayetler. Emzikli kadın bebeğini unutur diyor ya. Ve her gebe kadın bebeğini düşürür diyor. Hatırlasanıza ..ve teda'u küllü zâti hamlin hamleha.. (Hac/2) her gebe kadın bebeğini düşürür o günün dehşetinden.



Dahası var; ve teranNase sükâra ve ma hüm Bi sükâra (Hac/2) insanları sarhoş olarak görürsün, ama sarhoş değildirler. İçmeden sarhoş olmuşlardır. Neden? O günün dehşetinden. İşte böyle. O günü bu ayette güzel ifade ediyor.



Bu ayetle ilgili tarihsel bir hadise anlatılır. Ebu Bekir Verrak isimli meşhur bir arif vardır tarihimizde, onun oğluyla ilgili. Oğlu, küçümencik yavrusunu hıfz için hocaya göndermiş Ebu Bekir Verrak. Çocuk bu ayeti öğrendiğinde eve sapsarı bir benizle gelmiş. Daha 7 veya 8 yaşlarında imiş. Dilinde; Fekeyfe tettekune in kefertum yevmen yec'alulvildâne şiyba,  Fekeyfe tettekune in kefertum yevmen yec'alulvildâne şiyba.. ! sürekli bu ayet. Annesi önüne ne koyduysa yememiş, içmemiş ve birkaç gün içinde yatağa düşmüş. Dilinde sürekli yine bu ayet. Anne diyormuş, ben beşik bebesi bile değilim, ya ben nasıl dayanırım ve bu ayette dilinde teslimi ruh etmiş yavru. Babası Ebu Bekir er Verrak sık sık oğlunun mezarına gider, göz yaşı içinde; Yavrum, baban ahirete iman dememiş, ahirete imanı senden öğrendi diye ağlarmış. Evet, Ahirete iman, iman eder gibi görünmek farklı, görür gibi iman etmek çok daha farklı.





Devam ediyor e sayfasına geçiniz.

Müzemmil suresini toplu olarak BURADA bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder