9 Nisan 2014 Çarşamba

İslamoğlu Tef. Ders. MÜZEMMİL SURESİ (07-09) (183-A)c



b sayfasından devam



{Atlanan ayetler. (7 ve 8)



7-) İnne leke fiynnehari sebhan taviyla;



Muhakkak ki gündüz senin yoğun işlevin vardır. (A. Hulusi)



07 - Çünkü sana gündüzün uzun bir yüzüş vardır. (Elmalı)



[Ek bilgi; İbn. Cinni bu ibareden lafza değil manaya itibar olunduğu sonucunu çıkarır. (M.İslamoğlu-Hayat Kitabi Kuran Gerekçeli Meal Tefsir)]





İnne leke fiynnehari sebhan taviyla Gece kalkıp vahiyle beraberlik kuracağız, çünkü gündüz işimiz var bizim. Ne işimiz var gündüz? Kooperatiflerimiz var, dükkanlarımız, tezgahlarımız, araba işlerimiz var, senet, çek işlerimiz var. Gündüz bizi meşgul edenler, bizi zorlayanlar vardır. Dinimizi bozmak üzere zorlayanlar, hayatımızı bozmak üzere zorlayanlar, programı bozmak ü-zere zorlayanlar vardır. Müdür var, âmir var.

Ama gece öyle değildir. Gece Rabbimizle daha bir baş başa olabiliyoruz. Aceleye de gerek yoktur gece, çünkü bizi bekleyen birileri de yoktur. Telefon yoktur, randevu yoktur, beklediğimiz, bekleyenlerimiz yoktur.

Meselâ gündüz kişi namaz kılarken, zil çalacaktır, ders başlayacaktır, müşteri girecektir, tören vardır, iş vardır, aş vardır, yemek vardır diye hızlıca işi bitirivermeden yanadır ya, işte gece öyle değil, acele etmesine gerek yoktur. Sakin sakin Allah dedi diye yaptığı hareketin şuurunda olacaktır kişi. Yani daha bir Allah’ı dinleme, Allah’la baş başa olma imkânı bulacaktır kişi. Telefon, trafik, karmaşa, randevu yok, sadece Allah’la beraberlik var.

İşte gündüzün bozuk düzen programlarını hayra, hakka çevirebilmek için gece kalkacak ve vahiyle beraber olacağız. Yani gündüzümüz iyi olunca gecemizi Allah’a ayıralım değil, gündüzümüzün iyi olması için gecemizi Allah’a ayırmak zorundayız. Gece kalkıp vahiyle beraber olabilirsek bilelim ki gündüzümüz programsızlıktan kurtulacaktır. (Besâiru-l Kur’an – Ali Küçük)



[İbn-i Zeyd ise şöyle izah etmiştir: "Şüphesiz ki senin, gündüzün ihtiyaç­larını karşılaman için uzun bir zamanın vardır. O halde geceni dinine ayır.

" İbn-i Zeyd diyor ki: "Bu emir, gece namazının farz olduğu zamanda idi. Sonra Allah kullarına lütfederek bu namazı hafifletti. Daha sonra ise mecburi olmaktan çı­kardı. Allah teala bu hususta şöyle buyurmuştur; "Ey elbisesine bürünen Pey­gamber, gecenin birazı hariç olmak üzere kalk namaz kıl. Gecenin yansını kalk yahut yansından biraz eksilt veya yarısından biraz fazla kıl. Kur'an ı ağır ağır ta­ne tane oku."

Daha sonra ise şöyle buyurmuştur: "Ey Muhammed, şüphesiz rabbin, senin ve beraberindeki bir gurup ashabının, gecenin üçte ikisine yakın, yarı­sı ve üçte biri kadar bir müddet kalkıp namaz kıldığını bilir. Gece ve gündüzü Ölçüp ayarlayan Allah tır. Gece ve gündüzün bütün vakitlerini hesaplayamaya-cağınızı bildiği için Allah sizi affetti. O halde Kur'an dan kolayınıza geleni oku­yun."

İbn-i Zeyd sözlerine devamla diyor ki: "Daha sonra daha geniş bir emir geldi. Hem müminlerden hem de ResulAllah tan gece namazının farziyetini kal­dırdı. Ve buyurdu ki: "Ey Muhammed, gecenin bir bölümünde, sadece sana mahsus nafile namaz kıl. Muhakkak rabbin seni övülmüş bir makama erdirecek­tir." (İsra/79)

Said b. Hişam diyor ki: “Aişe (r.anh.)a ya dedim ki: "Ey müminlerin annesi, ResulAllah’ın gece namazını bana bildirir misin?" Aişe: "Sen, Müzzemmil suresini okumuyor mu­sun?" dedi. "Evet." dedim. Aişe: "Allah bu surenin baş tarafını indirdi. (Gece namazını farz kılmıştı) ResulAllah ın sunabilen bu namazı kıldılar. Öyle ki ayak­lan şişiyordu. Allah bu surenin son kısmını on iki ay göndermedi. Sonra bu su­renin sonunu göndererek gece namazını hafifletti. Gece namazı kılmak farz iken nafile oldu."(Taberi tefsiri)]



[Gece, nasıl Güneş'in parazit oluşturan ışınımı Dünya'nın arka yüzünde kaldığı için kesiliyor ve kısa dalga yayın çok net alınabiliyorsa; insan beyni de, özellikle gece yarısı ve sonrasında çok hassas hâle gelir ve kuvveti artar. Bu hem alıcılık (ilham) yönünden böyledir; hem de vericilik yani "dua" yönünden böyledir. "İslâm Dini"nde gecenin önemi buradan ileri gelir. (A. Hulusi- İbadet hakkında)]



[Ek bilgi; GECE EHLİNE;

Ey kulum Gece bana aittir, okunan Kur’an a ait değildir. Gece bana hamd etmeye ve övgüye değil bana aittir.

Allah şöyle buyurur; Gündüz senin uzun meşguliyetin vardır. (Müzzemmil/7) Geceyi gerçekte benim olduğu gibi sen de baha tahsis et. Çünkü ben gece inerim. Gündüz işlerinle ilgilenirken seni görmüyorum. Gece seni arayıp indiğimde ise seni dinlenmek için uyuyor bulurum. Dünya hayatında ise sadece gece ve gündüz vardır. Seni gündüz bulamadım. Onu sana bırakmış ve gündüz sana inmemiştim. Gündüzü sana teslim etmiştim. Geceyi ise benim yaptım. Böylece sana hitap etmek, seninle konuşmak ve ihtiyaçlarını gidermek için gece sana indim. Yine seni uyur buldum. Beni sevdiğini iddia edip benim katımı tercih ettiğini söylemene rağmen bana karşı edepsizlik yaptın. Artık önümde ayağa kalk ve benden iste ki istediğin şeyi sana vereyim.

Geceleyin seni Kur’an oku diye kalkmanı istemedim. Ki onun anlamlarıyla ilgileniyorsun Kur’an ın anlamları seni benden ayırır. Bir ayet seni cennetime ve orada velilerime hazırladığım şeylere götürür. Peki sen cibinliklerde ki hurilerle cennetimdeyken ben nerede kaldım?

Onlar inci ve Mercana benzer. (Rahman/58)

Onlar minderleri ibrişimden olan sedirlere yaslanırlar. (Rahman/54)

Tatlı ve hoş bir su içirilir onlara. (Mutaffifin/27)

Bir ayet seni meleklerin karşısında durdurur Onlar her kapıdan sana gelir ve sabrınıza karşılık size selam olsun, ne güzel yer burası. (R’ad/24) derler.

Başka bir ayet ise sana cehennemi bildirir. Cehennemde bana isyan eden ve şirk koşanlara hazırladığım şeyleri görürsün. Bu gibi insanlar;

Zehir ve kaynamış su içindedir ne soğuk ve ne de rahatlatıcı. (Vakıa/42-44)

Hayır onlar humame’ye atılır sen onu nereden bileceksin Kalplere ulaşan Allah’ın yakıcı ateşi. O taeş onlara musallat olmuştur. Uzatılmış direkler içinde. (Hümeze/4 – 8)

Ey kulum sen bu ayeti okuyup düşünce ve himmetinle bazen cennette, bazen de cehennemdeyken ben nerdeyim?

Başka bir ayet okur ve o ayet seni şu ayette bildirilen Karia’ya götürür.

Karia’nın ne olduğunu nereden bileceksin, o gün insanlar saçılıp çekirgeler gibidirler. Dağlar hallaç pamuğu gibi atılır. (Kari’a/1-5)

Bu hali anlatan başka bir ayet ise şudur;

Onu gördükleri gün hamile her kadın taşıdığını düşürür, İnsanları sarhoş görürsün, halbuki sarhoş değillerdir. Allah’ın azabı çok şiddetlidir. (Hac/2)

O gün kişi kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve oğlundan kaçar. Herkesin o gün kendisini ilgilendiren işi vardır. (‘Abese/34-37)

O gün arşı sekiz meleğin taşıdığını görürsün ve o gün rablerine arz olunurlar. Gece bana ait iken (sen Kur’an okurken bütün bunları düşündüğün halde) Ben nerede kaldım?

Ey kulum Gündüz senin işlerin vardır. Gecede ise Kur’an okumanın sana verdiği cennet, cehennem ve amellerin sunumu vardır Sen ise Ahiret-Dünya-berzah arasında gidip gelirsin. Binaenaleyh sadece benimle kalmak için ayırdığın vakti de kendine ayırmış oldun. Ey Kulum gece benimdir, övgü ve sena için değildir. Sen;

Onlar Allah’ın nimet verdiği peygamberler, doğrular, şehitler ve salihler ile beraberdir (Nisa/69) ayetini okursun Böylece okurken onları görürsün. Makamlarını, hallerini ve;

Mü’min erkek ve kadınlara, ibadet eden kadın ve erkeklere, doğru sözlü olan erkek ve kadınlara, ürperen erkek ve kadınlara, sadaka veren erkek ve kadınlara, oruç tutan erkek ve kadınlara.” (Ahzab/35) verdiğim şeyleri düşünürsün. Böylece kitabımda övdüğüm her grup karşısında övgü ve hamd ederek durursun.

Peki (sen bunları yaparken) ben nerede kaldım? Hani benimle baş başa kalacaktın?

Muhakkik ariften başka hiç kimse beni bilememiş; “Gece benimdir” sözümün değerini kavramamış ve sana niçin gece indiğimi anlayamamıştır. Böyle bir arifle bir kardeşi karşılaştığında kendisine şöyle der, “Kardeşim, rabbinle baş başa kaldığında beni hatırla.” (bana dua et) der. Söz konusu arif kul şöyle yanıt verir; “Seni hatırlarsam O’nunla yalnız kalamam ki” Böyle bir arif Benim gece yakın göğe inmemin değerini, niçin indiğimi ve kimi istediğimi anlayabilir. Ben de kitabımı kendi diliyle ona okurum, o da dinler. İşte benim gece sohbetim budur. O kul ise benim kelamımdan haz alır. Kul; Kur’an ın anlamlarıyla sınırlı kaldığında ise fikri ve düşüncesiyle benden uzaklaşmıştır.

Yapması gereken şey bana kulak vermek, kulağını benim sözümü(dinlemek üzere) boşaltmaktır. Böyle yaptığında bu okuyuşta kendisine okuduğum ve duyurduğum gibi, sözümü ona açıklayan ve anlamını aktaran (tercüman) olurum.Benim onunla gece sohbetim budur. Böylece bilgiyi kendi düşünce ve değerlendirmesinden değil (doğrudan) benden alır. (İbn. Arabi- F. Mekkiye C:2/233-234)]





8-) Vezkürisme Rabbike ve tebettel ileyhi tebtiyla;



Rabbinin ismini zikret (hatırla) ve her şeyden kesilip sırf O'na yönel! (A. Hulusi)



08 - Hem rabbinin ismini an ve masivâdan kesilerek ona çekil. (Elmalı)



[Ek bilgi; Veya “(uyku ihtiyacını gidereceğin)uzun bir zaman var. (M.İslamoğlu-Hayat Kitabi Kuran Gerekceli Meal Tefsir)]





Vezkürisme Rabbike ve tebettel ileyhi tebtiyla Allah’ın adını an! Allah’ın adını zikret! Peki Rabbimizin zatını ansak, kendini zikretsek olmaz mı? Kendini bilmem ki ben! Zatını bilemem ki ben! Biz Rabbimizi ancak kendisini, zatını bize anlattığı isimleriyle, esmâsıyla ve sıfatlarıyla tanıyoruz. Biz kendini bize tanıttığı isimleriyle Rahmân, Rahîm, Hannân, Mennân, Gaffâr, Rezzâk, Settâr, Tevvâb, yenilmez-yanılmaz biliriz. İşte Rabbimizi O’nun kendisini tanıtırken bize haber verdiği bu isimleriyle zikredeceğiz.

        “Rabbinin adını an! Rabbinin ismini zikret!” Peki nerede? Ne zaman? Rabbimizin adını sadece yemeğin başına otururken değil, sadece eve girerken, para saymaya başlarken, dükkanın kapısını kilitlerken, ampulü sıkarken veya sökerken, gemi batarken, uçak sallanınca veya sadece hastalanınca, kaybedince değil, sürekli anacağız, zikredeceğiz.

        Hangi konuda bocaladık? Hangi konuyu yaşıyorsak veya hangi ortamdaysak, hangi konunun ortamında bulunuyorsak, yani neyin insanıysak o konudaki Rabbimizin ismini zikrederek Rabbimizden yardım isteyeceğiz. Meselâ o anda rızık konusunu mu yaşıyoruz? Yani rızık konusunda bir çıkmazı mı yaşıyoruz? Rabbimizden rızık isteme makamında mıyız? O zaman ya Rezzâk diyerek Rabbimizin adını zikredeceğiz. (Besâiru-l Kur’an – Ali Küçük)}





9-) Rabbulmeşrikı velmağribi lâ ilâhe illâ HUve fettehızHU Vekiyla;



Rabbidir doğunun (parlayıp açığa çıkanın) ve batının (sönüp yok olanın)! Tanrı yoktur; sadece HÛ"! O hâlde O'nu vekîl edin! (A. Hulusi)



09 - O maşrık u mağribin rabbi, başka tanrı yok ancak o, o halde yalnız onu tut vekîl. (Elmalı)





Rabbulmeşrikı velmağrib O Kur’an ın rabbi, daha doğrusu insanın rabbi; doğunun ve batının rabbidir. Niye böyle bir ayet geldi? Gerçekten manidar ve ben de bu ayetin buradaki manalarını asla tümüyle söyleyemem.



lâ ilâhe illâ HU O’ndan başka tapılmaya layık hiçbir varlık yoktur. O’ndan başka hiçbir varlık kulluğa layık değildir. Senin kulluğuna layık değildir. Senin kulluğun değerlidir ey insan. Birine kul olacaksan eğer, bir kapıya kul olacaksan bu kapı Allah’ın kapısı. Çünkü Allah insanı istismar etmeyen tek varlıktır. fettehızHU Vekiyla  o halde artık sadece O’nu vekil edin. Sadece O’na yaslan, sadece O’na dayan, sadece O’na sığın, sadece O’nu sığınak, barınak, tutamak bil. Eğer ömür denizinde fırtına koparsa, sığınacağın liman Allah’ın limanı olsun ey insan.



Rabbulmeşrikı velmağrib bu ibareye gözüm takıldı. Doğunun ve batının rabbi. Acaba doğu ve batı o zaman iki süper güç olan İran ve Bizans’a tekabül etmesin? Mümkindir. Yani ne İran’ın, ne Bizans’ın hiçbir süper gücün değildir yer yüzünde ki insanın kulluk edeceği kapı Allah’tır. Süper güç Allah’tır diyor. Süper güç İran değil, Bizans değil. Süper güç İmparatorlar değil. Süper güç süper devletler değil Allah’tır.



Kur’an ın neresinde meşrık ve mağrıp gelirse birlikte bu her yer anlamına gelir. Yani Allah her yerin Allah’ı. Tabii ki burada Rab ismi geliyor rab sıfatı geliyor, çünkü bu ayetler Allah’ın rububiyetiyle ilgili. Gece kalkma emri terbiye ile ilgilidir. Kur’an okuma emri terbiye ile ilgilidir. Bütün bunlarla rabbimiz rububiyetini kul üzerinde tecelli ettiriyor ve bizi terbiye ediyor. Maksatta budur. Bizim daha iyi olmamız, kemale doğru ulaşmamız ma huliga lehimizi, yaratılık maksadımızı gerçekleştirmemizdir. Razi diyor ki, şimdi aklıma geldi; hiçbir kulun kalemi bu ayeti tefsir etmeye gücü yetmez. İlginçtir.





Devam ediyor d sayfasına geçiniz
       Müzemmil suresini toplu olarak BURADA bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder