7 Nisan 2014 Pazartesi

İslamoğlu Tef. Ders. MÜZEMMİL SURESİ (01-01) (183-A)a











Elhamdülillâhi Rabbil Âlemîn, Vessalâtü vesselâmü ‘alâ Muhammedin ve ‘ala ‘alihi, ve eshabihi ve ‘etba’ıhi ecmaiyn.



Rabbişrah liy sadriy;



Ve yessirliy emriy;



Vahlül ukdeten min lisaniy;



Yefkahu kavliy; (Tâhâ 25-26-27-28)



Rabbim, göğsüme genişlik ver, kolaylaştır işimi, düğümü çöz dilimden, ki anlasınlar beni. Rabbeneftah bil hayr, vahtim bil hayr, Rabbi yessir ve lâ tüassir, Rabbi temmim bil hayr. Rabbim kolaylaştır, güçleştirme. Rabbim hayırlısıyla başlat, hayırlısıyla tamamlat. Allahümme amin, amin, amin..!



Değerli Kur’an dostları bugün dersimize Kur’an ın 114 burcundan bir mübarek burca, yepyeni bir burca, yani Müzzemmil burcuna tırmanarak başlayacağız inşaAllah.



Müzzemmil suresi ve Müddessir suresi Kur’an ın nüzul sırasında ve sürecinde gerçekten de inşa edici rolleri itibarıyla çok vurgulu, belirgin ve mühim iki sure. Onun için Kur’an la inşa olmak isteyenlerin bu sureleri sadece dinlemeleri, hatta sadece anlamaları yetmez. Bu sureleri ruhlarına yedirmeleri, hücrelerine yedirmeleri gerekir, ki onları da, bizi de inşa edebilsin. Rabbimizden bu surelerin tıpkı ilk muhatabı olan alemlere rahmet, Hz. Muhammed S.A.V. i inşa ettiği gibi bizi de inşa etmesini niyaz ederek başlayalım.



Müzzemmil adını sure ilk ayetinden alıyor. Müzzemmil kelimesi yük yüklenen manasına geliyor. Bu kelimenin ana manasını, kök manasını, sudûr manasını bulmak için fakir hayli yoruldu. Müzzemmil ile Müddessir arasında bir irtibat olmalı diye düşündü fakir ve Arap dilinin en kadiym, en eski ve en çaplı köken lügatleri, etimoloji lügatleri, İbn. Düreyd’in meşhur lügati başta olmak üzere. Yine Halil Bin Ahmed’in Kitab-ül ‘Ayn’ı, yine tüm etimoloji lügatlerinin şahı, şah eseri olan Mu'cem-u. Mekâyisi'l-Lüğa olmak üzere bu alanın en çaplı, en büyük ve en değerli lügatlerini karşılaştırmalı olarak gözden geçirdiğimde şu çarpıcı gerçeği gördüm. Bugüne kadar meallerde pek rastlamadığımız bir gerçek bu.



Müzzemmil; Sırta alınan yük manasına geliyordu kök anlamı olarak. Aslı mütezemmil, tezemmele, yetezemmelû den türetilmiş. Müzzemmil; sırta yük almak. Elbise de sırta yük, yani ilave bir şey olduğu için elbiseye, örtüye isim olarak verilmiş. Aslında bu illî manası değil, semantik dönüşümler sonucunda sonradan kazandığı mana. İllî manası, yani çıkış manası sırta yük almak. Zaten ancak bu mana ile oturuyor ayet ruhumuzun tam ortasına.



Surenin iniş zamanı bilinen bir hakikattir ki vahyin ilk dönemine rast geliyor. İlk surelerden biri demeyeceğim, çünkü ilk inen ikinci sure. ‘Alak suresinin ilk 5 ayetinin nüzulünün hemen ardından kaynaklarımızın ittifakla bize naklettiklerine eğer güvenirsek, ki güvenmemiz gerekiyor- Müzzemmil suresinin ilk ayetleri iniyor. İlk 11 ayeti demeliyiz buna. Belki de 19 ayetini ilk inen pasajda zikredebiliriz. 20. ayet hariç. Ki 20. ayet Blok olarak yekpare bir ayet. Zaman olarak ta ilk 19 ayetin inişinden Hz. Aişe ve İbn. Abbas’a göre bir yıl sonra Said Bin Cübeyr e göre 12 yıl sonra, çoğunluğa göre de daha sonra Medine de nazil olmuştur.



Tabii fakir bu 3. görüşe katılmamakta, Müzzemmil suresi bütünüyle Mekkî dir, 20. ayet te dahil. 20. Ayeti çoğunluğun Mekke de değil de Medine de indiğine dair görüşü bir delile müstenit mi diye soracak olursanız evet, onlar 20. ayet içerisinde geçen ve âharune yukatilune fiy sebiylillâh (20) Allah yolunda daha başka bir kısmı da Allah yolunda savaşacaklar, savaşırlar ayeti kerimesini, veya cümle i celilesini gösterirler. Belki buna bir ilave de yine aynı ayetin içinde bir cümle olan ve ekıymusSalâte ve atuzZekâte (20) özellikle de Zekat’ı veriniz emri ilahisinin Mekke de değil de Medine de nazil olduğu yönünde ki görüşten hareketle 20. ayetin Medeni olduğunu söylerler ki, fakire göre doğru bir değerlendirme olmasa gerek. Zira bu ibarelerin hepsinin başında; 'alime en seyekûnu minküm merda (20) diye devam eder.



‘Alime en seyekûnuh. Nedir bu? Tesniyf harfiyle gelmiş sin harfi. Sin harfi geleceğe delalet eder. Bir de ‘Alime en seyekûnu diyor. Burada ki seyekûnu bütün olarak daha olmamış olan, şu anda olmamış olan ama gelecekte bir gün olacak olana delalet eder. Onun için Allah gelecekte bir gün bütün bunların olacağını bildi. Cümleciği aslında kendisinden sonra gelen tüm cümleleri bağlıyor. Demek ki burada gelecekten bir ihbar var, haber var. Yani mü’minlerin içinden savaşa gidecek bir zümrenin çıkacağını, cihada gidecek bir zümrenin çıkacağını, yine zekât verileceğini haber veren tüm ibareler‘Alime en seyekûnu ibaresine dönüktür. Onun içinde Allah’u alem gözden kaçırılmaması gereken asıl nokta burasıdır ve 20. ayetin Medine de indiği gibi yorumlar asla kabul edilemese gerektir.



Biz ce Hz. Aişe ve İbn. Abbas’tan gelen rivayet en doğrusu gözükmekte, yani surenin ilk 19 ayeti hemen ‘Alak suresinin ilk beş ayetinin arkasında nazil olmuş, 20. ayeti ise yaklaşık bir yıl sonra nazil olmuş olmalıdır, Allah en doğrusunu bilir.



Sırası bu durumda Fatiha suresini vahyin önsözü sayacak olursak, -ki öyledir- ‘Alak suresinin ilk inen beş ayet ve hemen arkasından da Müzzemmil suresinin ilk 19 ayeti. Veya bir görüşe göre 11 ayeti. Ama 19 dememiz Allah u alem daha doğru olur.



Maksadı ilk muhatabı inşa. Hatırlayın, hiç unutmayalım bu ayetler ilk inen 2. pasaj. Efendimiz daha vahyin iniş sıklığını öğrenmemiş, efendimiz için daha vahiy sıcak ve taze bir hadise. Yani taze nebî, taze Resul ve terü taze ayetler. Onun yüreğini, onun hayatını, onun zihnini, onun aklını, onun bakış açısını inşa ediyor. Öyle bir inşa ediyor ki, bu surenin ilk 11 ayetinde 9 tane emir var. Tam dokuz emir kipi, emir siğası. Şuna baksanıza;



Kum, evinkus, rattil, Vezkür, ve tebettel, Vasbir, vehcur, Ve zerniy. Buyurun, emirlere bakın. Bu ayetler emirlerden örülü bir dizge. Emir varsa bir yerde, emreden var. Emreden Allah. Emir varsa bir yerde emredilen var. Emredilen; ilk muhatap olan Nebî, doğrudan. Emir varsa bir yerde, yapılması istenen bir fiil var, fiiller var. O zaman Rabbimiz emrediyor, Nebî ise emre hazır ve nazır olarak rabbisinin emrini tutmak için huzurunda bekliyor.



Biz bu manzarayı gözümüzün önünden hiç ırak tutmadan bu mübarek sure-i celileyi anlamaya çalışalım inşaAllah. Şimdi tefsire girebiliriz.








Rahman, rahıym olan Allah adına. Özünde merhametli, işinde merhametli Allah adına. Sonsuz seven, sonsuz şefkat eden Allah adına, Allah adıyla.





1-) Ya eyyühel müzzemmil;



Ey Müzemmil (örtünen)! (A. Hulusi)



01 - Ey o örtünen (Müzzemmil)! (Elmalı)





Ya eyyühel Müzzemmil sen ey omuzlarına ağır bir yük yüklenen kişi.



Aslı mütezemmil di demiştim. Üste ağır bir yük almak manasına gelir kök manası. Ağır bir yük almak. Elbiseye de, kişinin üzerine çektiği yorgana da bu yüzden bu kelime verilmiş. Yük olduğu için, insanın üzerine ekstra bir yük yüklediği için bu manadan gelmiş. Ama kelimenin özü sırta ağır bir yük almak ki, aslında bu surenin içinde bu ayetin bu kelimesinin tefsiri var. 5. ayet;



İnna senulkıy 'aleyke kavlen sekıyla (5) zira biz senin üzerine ağır bir söz indireceğiz. Kur’an ın ismi kelâmdır. Kavl, değil, onun için kavlullah denmez, kelâmullah denilir. Kelâm tüm kombinezonlarıyla birlikte. Bu ke le me. 3 sülasi mücerret, 3 harften 6 tane kelime üretilebilir. Bu 6 kelimenin ortak manası, şiddet ve sür’attir. Şiddet ve te’sirdir. Yani güçlü ve etkili söz.



Kavl den farklıdır, Kavl in, ka ve le 3 harfinden oluşturulabilecek 6 kelime vardır, bir tanesi mühmel, beşi müstağmeldir. Bir tanesi Arap dilinde kullanılmaz. Diğer beşinin de ortak manası Hıffettir, hafif. Peki neden burada kavl gelmiş. Kavl burada tek gelmemiş. Sekıyl ile gelmiş. Dolayısıyla sıfatı var. kavlen sekıylen ağır söz. Her ikisi birlikte kelâma tekabül eder, kelâm manasına gelir. Onun için bu ayeti aslında 5. ayet açıklıyor; Sen ey omuzlarına vahiy gibi ağır bir yük yüklenen kişi.



Vahiy ne kadar ağır dostlar? Ne kadar mı ağır? Rabbimiz söylesin: İnnâ enzelnaHU fiy LeyletilKadr. Ve mâ edrake mâ LeyletülKadr. LeyletülKadri hayrün min elfi şehr (Kadr/1-2-3) Bu ayette değeri, yani ağırlığının manevi boyutu izah ediliyor. Bin aydan 30.000 kat yani. 1.000 ay bir geceye göre 1 e 30.000 eder. değeri bu.



Peki bir başka açıdan ağırlığı nedir? Sorumluluk açısından? Lev enzelnâ hâzelKur'âne 'alâ cebelin leraeytehu hâşi'an mutesaddi'an min haşyetillâh. (Haşr/21) eğer biz bu Kur’an ı bire dağa indirmiş olsaydık, dağın vahyin ağırlığı altında, vahye karşı sorumluluğun ağırlığı altında paramparça olduğunu, toz duman olduğunu, yerinde yeller estiğini görürdün.



Fahvel hitab, metinde olmasa da zihnimizde devam eden mana şu: Ama biz bu Kur’an ı dağa değil de sana indirdik ey insanoğlu. Neden vahye karşı bu kadar hissiz, bu kadar sessiz, bu kadar vurdumduymaz, bu kadar çalar almaz. Neden. Adeta vahyin ağırlığını bize hissetmemiz için inen ayetler bunlar. Onun için vahiy ne kadar ağır sualinin cevabı bu ayetlerde. Lev enzelnâ da, Kadr suresinde.



Ya eyyühel Müzzemmil sen ey sırtına dağların dayanamayacağı bir vahiy yükünü alan kişi;




1-Aklımızı gereği gibi vahyin kılavuzluğunda kullanamadığımız için akletme melekelerinin zayıflaması veya tamamen körelmesi.

2-Kur’an ı, Yaratan Rabbin adıyla gereği gibi tertil üzere okuyarak pratiğe yansıtamamak.

3-Kendimize ve dünyaya vahiy penceresinden bakarak değerlendirememek.

4-Allah’a karşı sorumluluk bilinciyle davranamamak.

5-Tembellik, dünya sevgisi ve iş kaygısı ile vahiyden uzaklaşmak.

6-Yine Tevhidin yüreklerde canlı kalmasını sağlayacak tefekkürü gereği gibi yapamamak.

7-Dünyaya meylederek, geçim endişesiyle ahireti ertelemek veya ciddiye almamak.

8-Konforu ve rahatı tercih ederek dünyevileşmek.

9- Zamanla hayatımıza yerleşmiş boş gereksiz şeyleri terk edememek veya yanlış alışkanlıklarımızın mahkûmu olmak.

Herkesin örtüsü kendine göre farklıdır. Bu örtüleri kısaca özetleyecek olursak şunları sıralamak mümkündür. Dini ve mezhebi taassup, dini mistik bir anlayışa mahkûm etme, kendine güvenmeyerek güçsüz ve zayıf hissetmek, kuşatılmışlık duygusuna kapılma, tembellik ve atalet, her türlü kavmiyetçilik düşüncesi, tüm beşeri ideolojiler olarak saymak mümkün.






        Devam ediyor b sayfasına geçiniz.
        Müzemmil suresini toplu olarak BURADA bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder