21 Nisan 2014 Pazartesi

İslamoğlu Tef. Ders. MÜDDESSİR SURESİ (32-36) (184-A)a






El Hamdu Lillahi Rabbil'Alemiyn Vesselatü Vesselâmü alâ Resulüna Muhammedin ve alâ alihi ve ashabihi ve etba’ıhi ecmaiyn.

Değerli Kur’an dostları geçen dersimizde Müddessir surei celilesinin 31. ayetine kadar işlemeye, tefsir etmeye çalışmıştık. Müddessir suresi malumunuz olduğu veçhiyle Müzzemmil suresi ile birlikte vahyin; Allah resulünü inşasını, ve bu inşada ki temel değerleri gösteren çok önemli bir içeriğe sahipti.

Müddessir suresi; Yatan iyi, iyi değildir. Ey yatan iyi, ey pasif iyi kalk aktif iyi ol diye başlamıştı. Ve ondan sonra bir tipi gündeme getirmişti ki, bu tip sadece Allah resulünün zamanında yaşamış bir tip değil, bu tip tefekkür değil, fikreden bir tip. Tefkir eden bir tip. Tefekkür etseydi doğruyu bulurdu tekfir ettiği için, yani sığ düşündüğü için, ön yargıyla düşündüğü için, doğru düşünmediği için. Tefekkür doğru düşünmek, Tefkir sığ düşünmektir. Onun için doğru yolu bulamadı. Yanlış kilo kullandı tartarken, yanlış metre kullandı ölçerken. Yanlış kilo ve yanlış metresi hakikati de yanlış ölçmeye kalktı. Aklını yanlış kullanınca doğru sonuçlara ulaşamadı. Yamuk bakınca doğru göremedi. Yamukluğu bakışında arayacağı yerde, yamukluğu baktığında aradı. Onun içinde düzeltmeye kalktı ama düz, hatta dümdüz etti ortalığı.

Onun için bu ayetleri gördük. Özellikle yamuk bakan biri nasıl bakar 18 – 25. ayetler arasında. Daha sonra buna yapılacak muameleyi gördük. Şimdi Müddessir suresinin 32. ayetiyle devam ediyoruz.


32-) Kellâ velKameri;

Hayır! Kasem ederim Ay'a, (A. Hulusi)

32 - Hayır hayır o Kamere. (Elmalı)


Kellâ velKamer Kella; Harfi red derler buna. Öncesiyle sonrası arasındaki farkı vurgular bir. Birden çok manası vardır. Özellikle Basra ve Kûfe ekolü arasında niza konusu olmuştur kella nın manası. Kella kaç manaya, hangi manalara gelir. Her ekol, her dil okulu kendine göre bir mana biçmiştir kella ya. Aslında söylenen bu manaların hemen hepsi de bağlama göre kella nın manalar dizgesi içinde yer alır. Mesela öncekini reddederken, arkadan geleni tasdik etmeyi ifade eder. Önceden gelenle arkadan gelen arasında ki zihni bağı ifade eder. Veya kendisinden öncekini nefy eder, kendisinden sonrakini ispat eder. Veya te’yid için gelir. Te’kit için gelir. Pekiştirme ve güçlendirme için gelir. Veya muhatabını uyarı için, tenbih için gelir. Veya kendisinden sonrakini ısrarlı tasdik için gelir. Yani şu bir hakikattir ki, şu bir gerçektir ki bu gerçeğe dikkat etmen gerekir ki gibi bir zımni mana ile gelir. Dediğim gibi bağlamına göre vurguları farklı olabilir. Burada ki gerçekten de kendisinden önce anlatılan tiple onu nefy eder, kendisinden sonrakini de  ispat eder bir konumu var gibidir,

Kella, Yoo..! o tipe hayır, sığ düşünen tipe hayır. Küfür önyargısıyla düşünen tipe hayır. Sakar a yaslanacak tipe hayır. Ölçüp biçen ama yanlış metreyle, yanlık kilo ile ölçüp tartan bu tipe hayır.

velKamer ay şahit olsun. Niye ay şahit olsun? Çünkü Kur’an da yemin edilen hemen her şey görünen şeylerdir. Yani muksemun bih denilir, kendisiyle yemin edilen şeylere. Bunlar bilinen, görünen somut fiziki varlılardır. Aslında bu yeminlerle muhataplara somuttan soyuta doğru zihinlerini intikal ettirmek amaçlanır. Bak görünene, onu inkar edebiliyor musun? Edemiyorsun.

Ay Allah’ın varlığına şahittir. Tamam bunu inkar etmiyorsun. Ay kimin, ayı kim yarattı diye sorsam ey müşrik Allah diyeceksin. Kendi kendine mi o yörüngeye oturdu. Kendi kendine mi milyarlarca yıldan beri bu görevi yapıyor. O ne harikulade bir sistemdir ki, inceliyor, incelikten başlıyor hilalden, ondan sonra dolunaya, dolunaydan yine hilale dönüyor ve bütün bu dönüşlerde insanla arasında bir irtibat var. Bak güneşten aldığı ışığı yansıtıyor. Yani muhteşem bir ayna vazifesi yapıyor. Görevini yapıyor, gecenin ayeti oluyor. Karanlık gecelerde insana yolunu gösteriyor. Aynı zamanda geceyi mutlaklaştırmıyor. Gece yok hükmündedir demeye getiriyor. Aynı zamanda yer yüzünde meyvelere renk veriyor. Aynı zamanda med cezir hareketine sebep oluyor. Gecenin ay farkından dolayı yer yüzünde bir takım insanlığın yararına işler görüyor. Allah’ın ayarlaması sayesinde.

Bu kadar işlev ve buna daha bir çok şeyi ilave edebilirsiniz. İnsanla ay arasında koparılamaz ilişkiler var. İnsan hesabını aya göre yapıyor. İnsanların eline takvim diye bir şey geçmişse, bu biraz da ay sayesinde oluyor. Günleri öyle hesaplıyorlar. İnsanlığın kadın cinsinin fizyonomisiyle, özellikle kadın cinsinin doğurganlığının devam etme hadisesi olan adet haliyle ay arasında gizli bir irtibat bulunuyor. Hatta gizli değil açık bir irtibat bulunuyor. Bütün bu faydaları, bütün bu şeyleri size ayın tesadüf olmadığını göstermiyor mu. Dercesine aya yemin ediliyor.

velKamer Nüzul sürecinde ilk “vav” ile yemin burada. Ay şahit olsun. Önce Allah’a şahit olsun, Allah’ın düzenine, hiçbir şeyi tesadüfen yaratmadığına şahit olsun. İkincisi; Allah’ın yasalarına şahit olsun ki ay bir yasaya göre dönüyor. Üçüncüsü insanın yaptıklarına ay şahit olsun. Ayın altında yapıyoruz yaptıklarımızı. Yani gece yaptıklarımızı Allah’tan gizliyoruz zannediyorsak, Allah ayı şahit olarak mahkemeye çağırdığında ne olacak durum? Zımnen, hatta tahkikan bunu söyler gibidir.

Kötülük ve iyiliğin yasası adeta bu yeminde dile geliyor. Ay ışığı iyiyi, karanlık kötüyü temsil ettiğini düşünelim. Bakınız kötülük olmasaydı iyilik olmazdı. Karanlık olmasaydı ay ışığının farkına nasıl varacaktık. Nihayetin gündüz varmıyoruz, gündüz ay hiç işimize yaramıyor ışık açısından. Ama gece olması lazım ki aydınlığın kıymetini bilelim. Tıpkı onun gibi şu dünya hayatı gecesinde de vahiy ışığının kıymetini bilmemiz gerekiyor.


33-) Velleyli iz edbere;

Geri döndüğünde geceye, (A. Hulusi)

33 - Ve döndüğü dem o geceye. (Elmalı)


Velleyli iz edber geçip giden gece şahit olsun. İz adeber şeklinde de okunmuş. O zaman gecenin geçip gideceğini düşün, veya gecenin geçip gidişine yemin olsun manasına da gelebilir. Zaten “vav” ile yeminlerde bizim bildiğimiz uksimu ile başlayan ve kasem geçen yeminlerden bir farklılık olmalıdır. Kur’an da “vav” ile nerede, -ki 16 yerde yemin edilse gerek yanlış hatırlamıyorsam- bunların hepsinde bu yeminler Allah’a izafe edilirler ve “vav” ile yeminlerde uksimu ile yeminlerden farklı olarak bir parça teemmül, emil, fekkir, yani düşün, üzerinde yoğunlaş bu irtibatları kur. Zihni intikali sağla, soyut düşünmeyi becer gibi zımni anlamlar vardır. Bizde burada bu anlamı zaten görüyoruz. Küfür gecesi vahiy güneşi ile aydınlandı.

Meselühüm kemeselillezistevkade nâra* felemma edâet ma havlehû zehebAllâhu Binûrihim ve terakehüm fiy zulümatin lâ yubsırûn. (Bakara/17) hatırlayalım Bakara suresinin başında ki o ayeti. Onların misali diyor, onların örneği ne gibidir? Şu adam gibidir. Bir ateş yaktı İstevkade nâran felemma edâet ma havleh. Etrafı aydınlandığında zehebAllâhu Binûrihim ve terakehüm fiy zulümatin lâ yubsırûn. Allah onun bu sefer gözünü aldı, gözünün nurunu aldı. Yani etrafı aydınlandı, etrafı aydınlanıncaya kadar kör gibiydi. Çünkü zifiri karanlıkta gören göz görmez. Görmek için ışık lazım. Işık yok bahane ediyordu o güne kadar. Fakat Allah vahyi indirdi, etrafını aydınlattı bu seferde kendisi gözünü kapattı. Vahye gözünü kapattı, dünyayı kendisine zindan etti. Allah’ta onun nûrunu aldı. ve terakehüm fiy zulümatin lâ yubsırûn. Onu görmez bir halde zulümat içinde, karanlıklar içinde, kalbini kat kat karanlıklar içinde bıraktı.

İşte müthiş bir ifade. İfadenin gücüne bakın. Yani göz yetmez, ışıkta lazım. Işığın göze nispeti neyse, vahyin akla nispeti de odur. Akıl yetmez vahy lazım. Akıl göz gibidir, vahiy ışık gibi. İkisi birleşirse ancak insan hakikati görür.


34-) Vessubhı izâ esfere;

Aydınlandığında sabaha. (A. Hulusi)

34 - Ve açtığı sıra o sabaha Kesem olsun ki. (Elmalı)


Vessubhı izâ esfer ve ağaracak olan sabah şahit olsun. Değil mi? Evet. ..hiye hattâ matle'ılfecr. (Kadr/5) Kadr suresinin son ayetini hatırlayalım. Ta ki şafak sökünceye fecr atıncaya kadar. Bir barış, bir selamet, bir kurtuluş müjdesidir o. Ne? Vahiy tabii ki. İndiği geceyi 1.000 aya bedel kılan, 1.000 aydan hayırlı kılan vahiy, eğer indiği geceyi 1.000 aydan hayırlı kılıyorsa, senin üzerine inince sana ne yapmaz ey insan bir düşünsene mesajı vardır. Burada da zımnen o mesaj görülüyor.

Vessubhı izâ esfer ve ağaracak olan sabah şahit olsun. Şöyle de düşünebilir miyiz acaba. Dünya hayatı bir gece, ahiret gündüz. Çünkü ahiretten yakıyn olarak ta bahsediliyor değil mi? Va'bud Rabbeke hatta ye'tiyekel yekıyn. (Hicr/99) Rabbine yakıyn gelinceye kadar. yani ahirette, ölüm gelip de ahirete intikal edinceye kadar kulluğunu sürdür. O zaman dünya hayatı bir gece, ahiret gündüz oluyor. Çünkü ahirette her şey ortaya çıkacak. Burada iman ettiklerimizi orada göreceğiz. Gördüğümüzde artık iman etmemişsek iş işten geçmiş olacak. Görünce iman olmaz ki. Onun içinde burada vahiy güneşi, vahiy ayı daha doğrusu dünya hayatı gecesini aydınlattı. Eğer gözünüzü kapatırsanız dünyayı kendinize gece kılmış olursunuz. Hayatı kendinize zindan etmiş olursunuz mesajı var.


35-) İnneha leıhdelkuber;

Muhakkak ki o, elbette en büyüklerden biridir! (A. Hulusi)

35 - Her halde büyüklerin biridir o Sekar. (Elmalı)


İnneha leıhdelkuber şüphesiz O; en büyüğüdür. En büyüğüdür diye mi çevireyim leıhderkuber. Kuber gelmiş, onun için öyle çevirmeyeyim vahidun minhum manasına gelmez. Onlardan biri manasına gelmez kuber geldiği için. Ne manaya gelir? Mütevahhidun fiyhim manasına gelir. En önemlisi, en seçkini, en can alıcısı, en üzerinde durulması gereken vurgusunu taşır bu kalıp. Onun için “ha” nereye gidiyorsa bu ayette onu söylüyor. “Ha” nın nereye gittiğine dair bir şey söyleyebilirim; 31. ayette ki HU* ve ma hiye illâ zikra lilbeşer(31) Evet. Yanı ve ma hiye illâ zikra lilbeşer de ki hiye; sekar’a gidebilir. Ayetlere gidebilir. Sureye gidebilir. Kur’an ın bütününe gidebilir. 19 a gidebilir. Dolayısıyla buradaki de oralara gider. O zaman en dikkat çekicisi budur diyor.

Yine bir gaybi durumdan bahsediliyor. Biz Kur’an ın bize verdiği bilgi kadar konuşabiliriz. Gaybı taşlayamayız. Ne kadar söylüyorsa onu söyleyebiliriz. Çünkü Kur’an ın haber vermesi dışında hiçbir kaynak bize ahiret konusunda bilgi sunmuyor. Sunamayacak, sunmayacak.


36-) Neziyren lilbeşer;

Beşer için bir uyarıcıdır; (A. Hulusi)

36 - Gocundurmak içi beşeri. (Elmalı)


Neziyren lilbeşer insanlığı uyarmak için, insanlığa öğüt vermek için. Bütün bunları rabbimiz şefkatinden dolayı bize konuşuyor. Bütün bu ayetlerin bize söylediği şey Allah sizi seviyor, sizi cennet için yarattı, siz niye kendinizi cehenneme layık görüyorsunuz. Allah sizi cennet için, cenneti sizin için yarattı daha doğrusu. Neden siz layıkınız olana değil de olmayana gidiyorsunuz, istiyorsunuz. Zımnen naçiz burada bunu görüyor. Neziyren lilbeşer Allah’ın bu uyarısı Allah’ın bir şefkatidir çünkü. Öyle değil mi Eğer sizi biri seviyorsa ateşe doğru giderken sizi uyarır. Sevmiyorsa, dostunuz değilse bırak düşsün diyecektir. Rabbimiz bırak düşsün demiyor.

Devam ediyor b sayfasına geçiniz.
Müddessir (32-56) toplu olarak BURADA bulabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder